2021-04-05 09:26:35

BENDEN SÖYLEMESİ

Şener ARSLAN

05 Nisan 2021, 09:26

15 Temmuz 2016 Amerika’nın Türkiye yönetimini ele geçirmeye yeltendiği gündü. İktidara bu hususta şiddetle kızarım. 15 Temmuz’u halka tam olarak anlatamadılar. “FETÖ’NÜN HAİN DARBE GİRİŞİMİ” bu günü ifade etmekte yetersiz kalan bir ifadedir. Bu meselenin halka doğru anlatılmamasının ceremesini, önümüzdeki yıllarda çekeceğimizi düşünüyorum.

Fetö meselesinde halka, olaylar gösterilerek bir şeyler anlatıldı. Oysa perde arkasında işletilen süreci, sistemi kimse anlatmadı. Fetö hangi amaçla doğruldu, büyütüldü? Bunlar kısık seslerle konuşuldu. İç işleri bakanı “bu kalkışmayı yapan ABD dir” derken bile, gayet kısık bir ses tonuyla söylemişti. Malum, döviz silahını elinde tutan Bay Trump bir gecede halkı galeyana getirebilecek hamleler yapabiliyordu. Türk milleti cüzdanı ile vicdanı arasında milliyetçilik yaparsa böyle olur tabi.

ABD’NİN Türkiye yönetimini ele geçirme hamlesinin yıl dönümüne 103 gün kala, 104 emekli ordu mensubunun yayınladığı bildiri,generallerin dahi idrak yolları enfeksiyonu geçirebildiğini bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bu idrak yolları enfeksiyonun temelini anlatayım sizlere.

İsmet İnönü 11 Kasım 1938 günü yani Atatürk’ün ölümünden 1 gün sonra, Cumhurbaşkanlığı makamına oturdu. İsmet İnönü, Atatürk hayattayken ordu üzerindeki tahakkümünü kullanarak bir darbeye niyetlenmişti. Atatürk ve Genel Kurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak arasındaki irtibat neticesinde, darbe girişimi başlamadan bitmişti.

İsmet İnönü açık oy, gizli sayım ile yapılan seçimlerle iktidarda kalmayı sürdürüyordu. Devlet kadroları ise kendi fikriyatına göre yerleştirilmiş kişilerden oluşuyordu. Gelen baskılar sonrasında seçim sistemi değişti. Yeni seçim sisteminde ağır bir mağlubiyet ile iktidarı kaybetti. Aslında halk tam anlamıyla İsmet İnönü’ye seni istemiyoruz demişti.

İsmet İnönü bu mağlubiyeti hazmedemedi. Türlü oyunlar ile koltuğunu tekrar kazanmak için mücadele etti. En sonunda darbeye zorlanan ordu Cumhuriyet tarihinin ilk darbesini 27 Mayıs 1960 yılında gerçekleştirdi. Halka açıkça söylenen şuydu. “Ey Türk halkı! Siz aptalsınız. Kimi seçeceğini bilmezsiniz ama biz askerler sizin hatanızı düzeltiyoruz.”

12 Mart 1971 de aynı kafa yine halkın karşısına geçip “Ey Türk halkı! Siz aptalsınız. Kimi seçeceğini bilmezsiniz ama biz askerler sizin hatanızı düzeltiyoruz.” dedi.

12 Eylül 1980 yılında “birilerinin” çocuklarıyine sahneye çıkarak aynı cümlenin arkasında son demokrasi bükücülüğü görevini icra ettiler. Gençlerin geleceğini büküp, ülkenin karartılmış günlerine gömdüler.

28 Şubat 1997 de Post Modern darbe ile ülkeyi şeriatçıların elinden kurtaran darbeli matkaplar, açtıkları delikten demokrasi akıttılar. Ülkeye akan demokrasiyle boğulan halk, mutluluktan bulutların üzerinde geziyordu.

27 Nisan 2007 de biz buradayız diyen muhtıracılar, geçmişte yapılanların neye mal olduğunu hiçe sayarak yine ülkenin demokrasisini koruyordu. Aslında şimdiye kadar bu haltı yiyenlerin hepsi ülkeyi korumak, demokrasiyi muhafaza etmek, halkın refah ve mutluluğunu teminat altına almak adına bunları yapıyorlardı ancak finalde olan biten her şey halka oluyordu. Darbeli matkaplar hep mutlu ama matkabın deldiği masum Anadolu’nun saf çocukları hep sefil oluyordu.

15 Temmuz 2016 başkaydı. Bu güne dek maşalarını istediği gibi yöneten ABD hiç sahada olmamıştı ama bu kez durum çok ciddiydi ve kendisi de sahadaydı. İncirlik’te, Kıbrıs adasında, Yunanistan’da hazır ve nazır olarak bulunuyordu. “Sam Amca” ile “Dul Kadının çocuklarının” maşası olan “hiç” ler meydana çıkmışlardı. Yurtta Sulh Konseyi halkımıza demokrasi getirmek için helikopterler kaldırmışlardı. ABD usulü demokrasi dağıtıyorlardı. Demokrasiyi helikopterden, F 16 lardan halkın üzerine atıyorlardı. Keskin nişancılar halkımıza huzur ve refahlık atıyordu. Tankların paletleri“demokrasi” nidalarıyla caddelerde şakırdıyordu.

Halkımız kendi iradesine yıllardır yapılan bu iğreti müdahaleden gına gelmişti. Önce “oğlum bak git” dedi. Karşısındaki “hiç” ler anlamıyor, kemerini şakırdatıyordu. Saf çocuğu masum Anadolu’nun divaneleri, gereğini yaparak darbeler tarihinin son noktasını koymuştu.

Bu millet darbelere karşı ne yapacağını daha önce bilmiyordu. Artık ne yaparak kendi iradesine sahip çıkabileceğini biliyor. Bu nedenle darbe fikri olanlar artık bunu başaramayacağını biliyor olmalı. O defter kapandı, demokrasiyi muhafaza etmek için halkın geleceğini “hiç” etme devri bitti.

Çirmen Baskını hakkında halkımızın pek bilgisi yoktur. Yerli ya da yabancı tarih kaynaklarında 60.000 kişilik Sırp ordusunu, Lala Şahin Paşa komutasındaki 4000 Türk Askerinin nasıl darmadağın ettiğini yazar.Bu millet Çirmen’in gururunu da yaşar, Zentamağlubiyetinden dersini de alır. Bu millet, “akrebin kıskacında yoğrulmuş” tarihi bir kaderi yaşar. Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar bu milleti zincire vuramayacağını lütfen anlasın. Biz tarih yazmak istemiyoruz. Bizi zahmete sokmayın. Bu saatten sonra da bu milletin iradesine müdahale etmeye yeltenmeyin. Benden söylemesi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.